29 Oct

Allah bir kısmınızı, bir kısmınızın üzerine üstün kılmıştır; (bu ifade, hem erkeklerin hem de kadınların birbirlerine karşı farklı güçlü yönlere sahip olduğunu gösterir). (erkekler, kadınlar için) infak ederler mallarından... Çünkü; Erkekler, (karı koca ilişkilerinde) kadınlar üzerinde kavvam'dır  (ilişkiyi maddi ve manevi ayakta tutmakla sorumlu destekçilerdir). Allah'ın (bu) korumasına karşılık Salih kadınlar,  (Allah'a ve Allah'a iaat eden eşlerine karşı) itaatkardırlar. (Onlar), gaybı (gizlenmesi gereken her şeyi) muhafaza ederler. (olması gerektiği şekilde korurlar).
(Bu anlatılan düzene karşı) 
Nuşusundan (ayaklanmasından)  korktuğunuz o kadınlara öğüt verin, yataklarda terk edin ve onları "darabe" edin;  dövün/vurun veya salın (kendi haline bırakın). (Verdiğiniz bu tepkiden sonra) kadınlarınız size (söylediklerinize) itaat ederlerse/uyarlarsa, artık talep etmeyin onların aleyhine bir yol/yöntem. Çünkü Allah yücedir, büyüktür. Nisa: 34

Bu ayet, İslam'daki aile yapısı, erkek ve kadın arasındaki roller ve ilişkideki sorumluluklar üzerine bir açıklama sunmaktadır. İlgili ayet, erkeklerin kadınlar üzerinde "kavvam" yani koruyucu, destekleyici ve sorumluluk sahibi bir rol üstlendiğini belirtmektedir. Bu bağlamda, erkeklerin maddi ve manevi açıdan aileyi ayakta tutma yükümlülükleri olduğu vurgulanmaktadır. Ayrıca, kadınların da bu ilişkideki düzene itaat etmeleri gerektiği ifade edilmektedir.

Ayette geçen "nüşuz" kavramı, kadınların isyan etmesi yani bağlama göre, ev içindeki düzene karşı gelip, o düzeni bozması anlamına gelir. Devamında ise nüşuz durumunda, erkeklerin eşlerine karşı nasıl bir tutum sergilemeleri gerektiği açıklanmaktadır. Burada, erkeklerin öncelikle nasihat etmeleri, ardından yataklarını ayırmaları ve son olarak da kadınları kendi hallerine bırakmaları gerektiği belirtilir. Bu yaklaşımın, bir tür iletişim ve sorun çözme yöntemi olarak değerlendirildiği görülür. 

Bazı müfessirler, bu ayetteki "darabe" fiiline nedendir bilinmez "vurmak" anlamını vermeyi tercih etmişler. Ancak ayette ilişkiyi düzeltmek için önerilen son şeyin vurmak olması, durumu daha da karmaşık hale getirir. Ki, ayetin sonunda yer alan "itaat ederlerse" ifadesi, bu yorumun hatalı olduğunu gösteriyor. Çünkü; "itaat etmek", gönülden bir kabul anlamına gelir. Ayrıca, dinde zorlamanın mevcut olmadığı da bilinmektedir. Bu yüzden, dövmenin ardından itaat beklemek çelişkili ve mantıksız bir durum ortaya çıkarır. Ki zaten ayetin bağlamında ilişkinin çözüme kavuşması hedeflendiğinden, vurmak da bu ilişkiyi çözüme kavuşturmak yerine, kaosa sürükleyeceğinden 'darabe' fiiline "vurmak" yerine "salmak" anlamını vermek kaçımılmaz'dır.

Peki Nedir Bu "DARABE" Fiili?

"Darabe" fiili, Arapça'da "vurmak" anlamına gelmesinin yanı sıra, bazı bağlamlarda mecazi olarak "serbest bırakmak" veya "salmak" gibi anlamlar da taşıyabilir. Özellikle bazı bağlamlarda veya deyimlerde bu anlamları görebiliriz. Kur'an'da da farklı anlamlarda kullanıldığına dair örnekler bulunmaktadır. Örneğin, Nur Suresi 31. ayette geçen "örtülerini yakalarının üzerine 'vursunlar' " ifadesinde "darabe" fiilinin mecazi olarak "salmak" anlamında kullanıldığını görebiliriz. "Vurmak" fiilinin mecazi kullanımı, Türkçede de örneklenebilir; örneğin, "kendini yollara vurdu" ifadesinde olduğu gibi.  

Özetle: Bu ayette asla fiziksel şiddet onaylanmamaktadır. Burada önemli olan, bu fiilin kullanıldığı bağlamın, kadınlara zarar vermek yerine, ilişkinin sağlıklı bir şekilde devam etmesi için kullanıldığını farketmektir. Yani, ayet, kadına vurmayı değil, erkek ve kadın arasındaki dengeyi, karşılıklı sorumlulukları ve ilişkinin sağlıklı bir biçimde devam edebilmesi için gereken iletişim ve çözüm yöntemlerini ele almaktadır. Şiddet veya zorbalık yerine, anlayış, saygı ve destek üzerine kurulu bir ilişki anlayışını teşvik etmektedir; aksi olanı yani fiziksel şiddet ve sonrasında gelecek kaosu değil.

Yorumlar
* Bu e-posta internet sitesinde yayınlanmayacaktır.