Maide suresinin 38. ayeti, hırsızların ellerinin kesilmesine dair bir hüküm içermektedir. Ayette geçen "kadın ve erkek olan o iki hırsızın ellerini kesin" ifadesinin mecazi bir anlatım olduğu ve bunun, ellerin fiilen kesilmesi yerine güçlerini kırmak anlamına geldiği görüşü bazı kişiler tarafından savunulmaktadır.
Ancak ayetin devamında "bu, Allah'ın caydırma yöntemidir" ifadesi yer aldığından, uygulanacak cezanın gerçek anlamda ellerin kesilmesi olduğu anlaşılmaktadır. Yani ceza Allah tarafından belirlendiği için "caydırıcılıktan" bahsedilmektedir. Aksi takdirde, "ceza" net değilse, neden "caydırıcı" olmasından söz ediliyor? sorusu gündeme gelir.
O halde mecazi bir anlatım olduğu iddiasında bulunanlara şu soruları yöneltmek gerekir:
1) Caydırıcı olacak ceza hangisidir?
2) Bu cezanın belirlenmesi Allah’a değilde, insanların vicdanına mı bırakıldı? Eğer vicdanlara bırakıldıysa, bu suçu işleyenlere karşı kendi kafamıza göre bir caydırıcı ceza uygulamamız söz konusu olmaz mı? Yani bu mantığa göre hırsızlara farklı cezalar vermek mümkün müdür? Örneğin; hapse atmak, sakat bırakmak veya öldürmek gibi...
3) "Hırsızlık", "el" ve "kesmek" kelimelerinin mecazi anlamda bir arada kullanılması ne kadar mantıklıdır?
Sonuç olarak, Maide 38. ayetteki hırsızların ellerinin kesilmesi ifadesi, mecazi bir anlatım olarak değerlendirilemez; ki ayetin bağlamında bu cezanın gerçek ve somut bir uygulama olduğu anlaşılmaktadır. Allah tarafından belirlenen bu ceza, caydırıcılığını da pekiştirmekte, dolayısıyla suçun önlenmesi amacıyla net bir şekilde ortaya konulmaktadır. Ceza belirsiz olduğunda caydırıcılıktan bahsetmek mantıksız olur. Bu nedenle, ayetin hükmü, hırsızlık eyleminin ciddiyetini ve karşılığını açıkça ortaya koymaktadır.